Fotoğrafçı
Viktor Trajanovski, Elizabeta Pavkovic ve internet kaynakları
Yer
Üsküp
Mevcut durum
Var olmayan kilisesi
İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii

İshak Bey veya Alaca (Renkli) Camii

İshak Bey, Balkanlarda Osmanlı yönetiminin genişlemesi ve pekiştirildiği bir dönem olan Sultan II. Murat döneminde yaşamış ve çalışmıştır. 1438'de misafirhane olarak işlev gören bir bina (zâviye) inşa etmiş ve burada personelinin yanı sıra yolcuları (dervişler dahil) alıyor ve onlara yemek veriyormuş. İshak Bey'in vakıfnamesinde İmaret olarak geçmektedir. Portaldaki bir yazıt, binanın orijinal işlevini kaybettiğini ve 1519'da Mehmed (Hacı Cinci'nin oğlu ve İshak Bey'in torunu) tarafından cemaat camisine (câmi) (her cuma vaazların yapıldığı bir cami) dönüştürüldüğünü belirtiyor. Bu değişiklik muhtemelen on altıncı yüzyılın politikaları tarafından yapılmıştır ve bu da, nüfusun Heterodoks (yanlış) inançlara sahip olduğuna inanıldığı için düzenli bir ziyaret yapılmasını sağlamıştır. İki yan duvar eklendiğinde ve daha fazla insanın toplanabilmesi için duvar çiti yıkıldığında binanın yapısına ciddi bir müdahale yapılmıştır. Daha sonra bir minare yapılmış ve bu süre içinde sundurma yapılmış olabilir. Bu müdahalelerin izleri bugün, özellikle odaların arasındaki kemerlerin dengesiz konumunun neden olduğu binanın iç kısmında hala görülebilir. Cami, kurucusunun ardından İshakiye olarak biliniyormuş. Daha sonra adı genellikle ilk camilere verilen Eski Cami (Cami-i Atik) olarak değiştirilmiştir. Genişletmeden sonra Büyük Cami (Cami-i Kebir) olarak yeniden adlandırılmıştır. Daha sonra bilindiği Alaca adı, diğer şeylerin yanı sıra, cephenin ve caminin tamburunun süslendiği çok renkli seramik karolara sahip olduğu çok zengin bir dekora için verilmiştir. Bu karolar, caminin ciddi şekilde hasar gördüğü 1689'daki felaket yangını sırasında yıkılmıştır. Cami, batı tarafında, sığ oymayla oryantal desenlerin yapıldığı devasa bir ahşap kapıya sahiptir. İçeride ayrıca hatibin her Cuma sadıklara vaiz hitap ettigi minber kürsü barındırılmıştır. Başlangıçta büyük toplantılar için bir yer olarak tasarlanmadığı için, T harfi şeklinde inşa edilen İshak Bey'in zaviyesi (evi), hanlarını ve hamamlarnı inşa ettiği pazarın ortasında değil, çevre kesiminde yer alıyormuş. Bu arada Alaca Camii, camiye ek olarak lojmanlar, imaret, medrese ve bir türbeden oluşan gerçek bir mimari kompleksiymiş. 
İshak bey, 1430'da hala savaşta olan bir şehirde bir yükseköğretim kurumu kurmayı seçmiştir. Üsküp'ün ikinci Osmanlı valisi (babası Paşa Yiğit-bey'in ardından) ve Türkiye'nin en büyük askeri liderlerinden biriymiş. Kuşkusuz Üsküp'teki laik ve kutsal karaktere sahip kamu binalarının en büyük inşaatçılarından biriymiş. Üsküp'ü, ailesinin hegemonyasının tanındığı bir kent merkezine dönüştürmeyi hedeflemiştir. Askerde acımasız bir adam olarak görülmesine rağmen, sivil hayatta ticaret ve kültürü teşvik etmiştir.
Vakfiyesi, öğrencilerin kurumda okumak için büyük burslar aldığını ortaya koyuyor. Yüzyıllardır Rumeli'nin en ünlülerinden biri olarak kutlanan ve ünlü Türk şair Isak Çelebi da dahil olmak üzere en ünlü öğretmenlerin yaşadığı ve öğrettiği medresede on oda (hücre) varmış ve dini ilimlere ek olarak Doğu dilleri, İslam hukuku, felsefe ve matematik da öğretilirmiş. Kompleks içinde, İshak Bey Üsküp'te 1445 yılında bilinen ilk kütüphaneyi (kutunbhane) kurmuştur. Onu camiye vakfiye etmiştir.
Caminin inşasıyla, çevresinde bir konut çekirdeği oluşmaya başlamıştır. Bölge Büyük Evler (Büyük evler) ve İshakiye evleri olarak biliniyormuş. Bu, bu bölge komutanının ve yüzyıllarca Muhavali yasasınca kendisinin ve oğlu Isa Bey'in büyük vakfını miras alan haleflerinin saraylarının ve lojmanlarının, burada bulunduğunu gösterir. Bu mahalle daha sonra Beyler Mahallesi olarak biliniyormuş.
Zamanla, Alaca Camii çevresindeki ortam çok değişmiş ve kentin kentsel planının uygulanmasıyla, cami iki büyük otoyolun kavşağında bulunmuştur. Bununla birlikte, kurulan eski şehir çekirdeğinin büyük bir kısmı ve "Alaca Bazaar" olarak bilinen çarşı kısmı ortadan kaybolmuştur.

Theme by Danetsoft and Danang Probo Sayekti inspired by Maksimer