Eğitim tesisleri
1839'da Gülhane Hatişerif olarak da bilinen Tanzimat fermanı'nın kabul edilmesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nda reform dönemi başlamıştır. Bu eylemle Osmanlı İmparatorluğu'ndaki yaşayan Müslümanlar ve gayrimüslimler arasındaki farklar resmen yürürlükten kaldırılmış ve herkez yasa önünde eşit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu için çalkantılı bir gelecek açılmış, bunu eğitim de dahil olmak üzere birçok reform izlemiştir. O zamana kadar eğitim esas olarak camilerde, yani dini eğitim kurumlarında, mekteblerde ve medreselerde gerçekleşiyormuş. Çok sayıda ilkokul açılmış ve öğrencilerin medreseden mezun olduktan sonra eğitimlerine burada devam etmelerine gerekiyormuş. 1857'de Milli Eğitim Bakanlığı kurulmuş, ancak reformların uygulanmasına 1863'te başta İstanbul olmak üzere başlanmıştır. 1869'da, 6 ila 10 yaş arası erkekler ve 7 ile 11 yaş arası kızlar için 4 yıllık eğitim kurulduğunda yeni eğitim reformları uygulanacaktır. Bu karara ek olarak, her köyde ve her şehirde bir okulun açılmasına karar verilmiş, ancak bu hüküm esas olarak sadece kağıt üzerinde kalmıştır. 1876'da ilköğretim yasalarla düzenlenmiş ve mektep i sibiyanie- geleneksel ilk okul ve mektep i iptidaiye- modern ilkokul olmak üzere iki tür ilköğretim okulu varmış. 1882'de Eğitim Bakanlığı bu bölünümü ortadan kaldıracak ve 1908'de modern okullar tek mevcut okul olacaktır. 1869'da, 500'den fazla evin olduğu her kasabada bir rüştiyenin olmasını gerektiren bir yasa kabul edilmiştir. Mekteb'ten mezun olduktan sonra öğrenciler rüştiyeye kayıt yapabiliyorlarmış. Rüştiye'ler hem sivil hem askeri okullarıymış ve eğitim dört yıl sürüyormuş. Rüştiye'yi tamamladıktan sonra, öğrenciler sivil ve askeri personele eğitim sunan bir yüksek öğretim kurumu olan İdadiye'ye kaydokibiliyorlarmış. "Sultaniye'ler idadiyelerden daha yülsek bir dereceymiş." Esasen zanaatkârlar, siviller veya askeri personelin öğretim gördüğü bu okullara ek olarak 1850-1860 yılları arasında öğretmenlik muclimlik yapmak üzere özel pedagojik okullar kurulmuştur. El sanatları okulları - Islahane, öğrencilerini çoğunlukla yetimlere yönelik bir ev rolünü üstlenmiştir. Her düzeydeki okullar cinsiyete göreayrılıyormuş, bu nedenle özel kız ve erkek okulları varmış. Bu okulların tamamlanmasının ardından, öğrenciler 1863 yılında kurulan İstanbul Üniversitesi veya çeşitli sivil ve askeri akademiler de dahil olmak üzere yükseköğretime erişebiliyorlarmış.